İstiklal Yolu Güzergahı

Web sitemizin içeriği Milli Mücadele dönemi ve cephe gerisi konuları ile sınırlıdır. Bir kitaplık kadar zengin içerikte, akademik bilgi tabanlı, dinamik paylaşım sitesidir. Derneğimizin yürüttüğü projelerin çıktıları olan eserlerin telif hakkı Derneğimize aittir. Web sitemizde yayınlanan yazı ve görseller kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

www.istiklalyolu.com web sayfamızın, un satışı yapan "istiklalyolu.com.tr" web sayfası ile ilişkisi yoktur.

Genel Bilgiler

.İSTİKLAL YOLU HAKKINDA GENEL BİLGİLER

İsmail ÇAM ( www.istiklalyolu.com)

(İsmail Çam’ın, 21-23 Ekim 2010 tarihinde Çankırı’da yapılan  “Millî Mücadelede Çankırı ve İstiklal Yolu Sempozyumu” nda sunduğu İstiklal Yolu ve Çankırı Güzergâhı” tebliğin İstiklal Yolu bölümü)

Özet

Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra, emperyalist devletler keyifle Türk topraklarını paylaşmışlardı.  Ancak işgale başladıkları her yerde hiç beklemedikleri direnişlerle karşılaşmışlardı. Çünkü Mondros Mütarekesi ile İstanbul hükümetinin ellerini kollarını bağlamış olmakla Türk milletinin köleliği kabul etmeyeceğini düşünememişlerdi.

Modern ordulara sahip işgal devletleri ekonomik bakımdan fakir Türk Milletinin, asker-sivil (toplama) çete direnişlerinin saman alevi gibi olduğunu ve savaş teçhizatı yokluğu sebebiyle fazla sürdüremeyeceklerini zannediyorlardı.

Fakat işgal kuvvetleri bilmiyorlardı ki maneviyatı çok zengin Türk milleti birbirine kenetlenmiş, sadece cephede değil, cephenin gerisinde kalanlarla da ailece savaşıyordu.

344 km uzunluğunda coğrafi olarak zorlu bir güzergâhtan oluşan İnebolu, Kastamonu, Ilgaz, Çankırı, Kalecik, Ankara hattı;   İstiklal Savaşı’nın cephe gerisinin en önemli lojistik yoluydu.  Bu yoldan batı cephesindeki savaşın kaderini etkileyecek kadar silah ve cephane taşınmıştır. Bu gerçeği Başkumandan Mustafa Kemal’in “Gözüm Sakarya’da, Dumlupınar’da; Kulağım İnebolu’da[1]” sözü yeterince anlatmaktadır.

Bu araştırmada önce İstiklal Yolu adı verilen İnebolu, Kastamonu, Ilgaz, Çankırı, Kalecik, Ankara hattı genel olarak, sonra İstiklal Yolu’nun ortasındaki Çankırı’nın il sınırları içindeki güzergâhı ve noktaları incelenmiştir.

Anahtar kelimeler: Millet, İşgal, cephane, savaş, istiklal

THE INDEPENDENCE ROAD, ÇANKIRI ROUTE AND SPOTS

Abstract

After the First World War, the imperialist states shared Turkish territories with pleasure. But they met resistances they never expected everywhere they occupied. Because they made İstanbul government unable to do anything, they couldn’t think Turkish Nation would not accept slavery.

The occupying states having modern armies thought that economically poor Turkish People and the resistances of civil-military gathering mobs were flash in the pan and they could not carry on because of the lack of the war equipment.

But the occupying forces didn’t know that Turkish Nation, very rich in spirituality, were clamped together, and they were fighting as a whole family not only at the front, but also behind the front lines.

344 km long and geographically arduous route of İnebolu, Kastamonu, Ilgaz, Çankırı, Kalecik, Ankara line was the most important way behind the front-lines. A lot of  weapons and ammunition which would affect the fate of the war were carried on this road.  Commander in Chief Mustafa Kemal’s remark “My eyes are on Sakarya, Dumlupınar; my ears are on İnebolu” explains this fact enough.

In this research, firstly İnebolu, Kastamonu, Ilgaz, Çankırı, Kalecik, Ankara route called as the independence road, and secondly the route and spots within the boundries of Çankırı in the middle of the Independence Road have been studied.

Key Words: Nation, Occupation, Ammunition, War, Independence

1. BÖLÜM

1. İSTİKLAL YOLU

1.1.GİRİŞ

İtilaf devletleri, Mondros Mütarekesi’nden (30 Ekim 1918) hemen sonra Osmanlı ordusunun elinden silahları ve cephanesini almışlar, ateşkes antlaşmasının hükümlerine uymayı gerekli bulmadan; birer bahane ile istedikleri yerleri işgal ediyorlardı. İtilaf devletleri donanması da 13 Kasım 1918’de İstanbul Boğazı’na demirleyerek şehri fiilen işgal etmişlerdi.

İngiltere: Musul, İskenderun, Urfa Antep, Maraş Kars,  Batum’u tamamen işgal etmişti. Ayrıca İngiltere, Afyon, Eskişehir, İzmit Samsun ve Merzifon’a da asker göndermiş ve buralarda denetimi sağlamaya çalışmıştı. Musul’u ateşkes antlaşmasından sonra ilk işgal etmişti.

Fransa: Mersin, Dörtyol, Adana çevresi ile İngiltere’den devraldığı Urfa, Antep ve Maraş bölgesini işgal etmişti. Ayrıca Doğu Trakya’daki tren istasyonları ile Afyon tren istasyonunu işgal etmişti.

İtalya: Bodrum, Kuşadası, Marmaris, Fethiye, Konya ve Antalya çevresini işgal etmişti.

Yunanistan: Paris Barış Konferansı’nda alınan kararlar uyarınca 15 Mayıs 1919’da İtilaf devletlerinin gözetiminde İzmir’i işgal etmişti. Daha sonra da Afyon ve Bursa yönüne doğru işgallerini genişletmişti.

İşgale karşı bölgesel direnişler yerini 23 Nisan 1920’de TBMM’nin kurulmasıyla oluşturulan düzenli orduya bıraktı. Artık işgal devletlerinin karşısında işgali kabul etmeyen bir Türk hükümeti ve işgale karşı savaşan bölgesel direnişler değil düzenli bir ordu vardı.

İstiklal Savaşı’nın cepheleri şunlardı:

İç Cephe: İtilaf devletlerinin işgalleri yurt içinde bazı azınlıklara cesaret vermişti. Ermeni ve Rum azınlıkların dış destekli isyanları ile saltanat ve hilafet yanlısı olanlar tarafından çıkarılan isyanlarla mücadele edildi ve bastırıldı.

Doğu Cephesi: Bu cephede, Doğu Anadolu’da bir Ermeni devleti kurmak isteyen Ermeniler ile savaşılmıştı.  Kâzım Karabekir Paşa 30 Ekimde Ermenileri kesin bir mağlubiyete uğratarak Doğu Anadolu’nun tamamını kurtardı.  Ermenilerin isteği üzerine Gümrü Barış Antlaşması imzalandı. (3 Aralık 1920).

Güney Cephesi: Düzenli orduların savaşmadığı tek cepheydi. Bölgede Fransız işgalcilere ve işbirlikçi Ermenilere karşı bölgesel direniş cemiyetlerince kahramanca mücadeleler verilmişti.  12 Şubatta Maraş, 10 Nisanda Urfa, 20 Ekimde Adana ve 25 Aralık 1921’de Antep düşman işgalinden kurtarıldı. Fransızlar,  imzalanan Ankara Antlaşması’yla bölgeyi terk etmişlerdi.

Batı Cephesi: İstiklal Savaşı yıllarında en zorlu mücadelenin verildiği cepheydi. Batı cephesi savaşları 15 Mayıs 1919′ da Yunanlıların İzmir’i işgali ile başlamış ve I. İnönü Savaşı (6-10 Ocak 1921); ) II. İnönü Savaşı (23 Mart- 1 Nisan 1921) , Kütahya -Eskişehir Savaşları (10-24 Temmuz 1921),  Sakarya Meydan Savaşı (23 Ağustos-13 Eylül 1921), Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi (26 Ağustos 1922) ile devam etmiş ve Türk ordusu önünden kaçan Yunan ordusunun 9 Eylülde İzmir’de denize dökülmesi ile sona ermişti.

1.2. İSTİKLAL YOLU’NUN SEÇİMİ VE GÜZERGÂHI

Hedefi Ankara olan Yunan ordusu, Anadolu’nun içlerine doğru ilerliyordu. Ankara hükümetinin acele etmesi gerekiyordu. Orduya lojistik malzeme ikmali, gönüllülerin katılması ve dış dünya ile ilişkiler için, Karadeniz’de güvenli bir limana ve bu limandan da Ankara’ya güvenli bir yola ihtiyaç vardı.

Strateji belirleyiciler haritayı önlerine koyup baktıklarında; İstanbul –Bolu çevresi, işgal altındaki İstanbul’a yakınlığı ve buralarda meydana gelen isyanlar sebebiyle güvenli bir bölge sayılmazdı.[2] Doğu Karadeniz Bölgesi de hem Ermeni ve Rum çeteleri yüzünden güvenli değildi hem de İstanbul’la ilişkiler bakımından uzaktı. En uygunu küçük bir limanı olmasına rağmen, Ankara’ya ulaşan yolun ucundaki İnebolu’ydu. Üstelik “İnebolu-Kastamonu, Ilgaz –Çankırı, Kalecik­- Ankara hattı” Ankara hükümetini destekleyen halkın yaşadığı en güvenli hattı.

1.3. İSTİKLAL YOLU GÜZERGÂHI VE FİZİKİ DURUMU

Aslında İnebolu-Kastamonu, Ilgaz–Çankırı, Kalecik­-Ankara hattının güzergâhı ilk çağlardan beri kullanılan bir yoldu. Ankara’dan Çankırı’ya oradan Kastamonu ve Karadeniz’e kadar devam eden ana yolun,  Ankara-Çankırı bölümünde (kuzey Galatia’da) 28 kilometre taşı bulunmuştu. Bu taşların hepsi, MS 122’de Galatia valisi A.Larcius Macedo adını taşımaktaydı.[3]

Osmanlı Döneminde 1866 yılında başlayan karayolu yapımı ve bakımını düzenleme çalışmaları çerçevesinde, 344 kilometre olarak gösterilen İnebolu-Ankara yolunun 44 kilometresi yapılmış, 30 kilometresi ise inşa halinde bulunuyordu. Geri kalan kısmı ise ancak kağnı ve atlı arabaların gidebileceği şeklinde idi.[4] Yani köprü, menfezler vb sanat yapıları gibi hiçbir hafriyat müdahalesi olmayan, arazinin doğal durumuna göre, kervan izinden oluşan ham yoldu. Çalışmaların yarım olması nedeniyle İstiklal Savaşı dönemine kadar hiçbir zaman önem taşıyan bir karayolu olmamıştı.[5]

İstiklal Yolunun geçtiği coğrafya oldukça dağlık ve engebeliydi ve Kuzey Anadolu’nun geçit vermeyen  (üç sıra dağı) Küre Dağı’nı 1170 m, Ilgaz Dağı’nı 1875 m ve Köroğlu Dağları’nın Çankırı bölümünde Kayı Dağı’nı  (İndağı’nı)  1475 m rakımda aşmaktaydı.

1.4. LOJİSTİK MALZEMELERİN TEMİNİ VE TAŞINMASI

1.4.1. Lojistik malzemelerin temini

İşgal kuvvetlerini püskürtmek için asker bulmak yetmiyordu. Askere savaşmak için silah ve cephane lazımdı. Silah ve cephane iç ve dış kaynaklardan temin ediliyordu:

1) İç kaynaklar

a) İstanbul’daki işgal kuvvetlerinin kontrolündeki depolardan kaçırılıyordu. İstanbul’dan Anadolu’ya silah ve mühimmat kaçırma faaliyetleri önce kişisel faaliyetler olarak başlamış, sonra bu faaliyetleri millî gruplar üstlenmişti.

b) Doğu Cephe Komutanlığı’nın, Kars’ı kurtarmasından sonra, kısmen Ermenilerden ele geçenler; Birinci Dünya Savaşı (öncesi ve harp esnasında) depolanan ve Güneydoğu Anadolu bölgesinden gönderilen silah cephane malzemeler teşkil etmişti.[6]

c) İstiklal Savaşı sırasında silah ve mermi imali: Birinci Dünya Savaşı’na girerken Osmanlı İmparatorluğu döneminde harp sanayi tesis ve imkânları vardı; ayrıca savaş sırasında kurulan (Ankara, Eskişehir, Konya, Keskin, Afyon, Antep, Pozantı vb.) tesislerde silah ve mermi imali yapılıyordu.[7]

2) Dış kaynaklar

a) Rusya’dan yapılan yardımlar: 16 Mart 1921 tarihinde yapılan Moskova Anlaşması’na ek olarak hazırlanan yardım anlaşması ile para yardımı bir esasa bağlanmıştı. Buna göre Sovyetler Birliği yılda 10 milyon altın ruble para vermeyi kabul etmişti.  Çeşitli safhalardan sonra bu anlaşmaya ilaveten silah yardımı kabul edilmişti. Ancak Rusya para ve silah yardımına, bu anlaşmadan daha önce, 1920’de başlamıştı. [8]

b) Fransa, İtalya ve öteki Avrupa ülkelerinden silah, cephane ve malzeme satın alınmıştı.[9]

1.4.2. LOJİSTİK MALZEMELERİN TAŞINMASI

1.4.2.1. TEKÂLİF-İ MİLLÎYE (MİLLÎ SORUMLULUK) KANUNU

Ankara hükümeti liman ve yol meselesini halletmişti ama sırada çözülmesi gereken daha çok sorun vardı. Yüz bin kişilik düzenli bir ordu kurulmuştu fakat ordunun ihtiyaçları için maliyenin kasası boştu. Vergi toplanılsa çiftçilikten başka geliri olmayan vatandaşın hemen verecek parası olmadığı gibi hasat zamanını bekleyecek zaman da yoktu.[10]

Mustafa Kemal bu önemli soruna başkumandan olduktan iki gün sonra (7-8 Ağustos 1921,  ( 10 emirden oluşan) Tekâlif-i Millîye Kanunu ile çözüm buldu. Vatandaş vergisini para ile değil mal ve hizmet karşılığı ödeyecekti. Ayrıca devlet bazı malları da savaştan sonra ödemek kaydıyla vatandaştan iç borçlanma ile alacaktı.

Böylece devlet hem para toplamadan para ile yaptırılacak işleri en hızlı şekilde yaptırmış hem de İstiklal Savaş’ını ülkenin tamamına yaymış oluyordu. Erkekler cephede savaşırken, kadınların kimi (her ay bir hafta) kağnı arabalarıyla cepheye mühimmat taşıyor, kimi de evinde askere çamaşır dikip, çorap örüyordu.[11]

1.4.2.2. DENİZ YOLU TAŞIMACILIĞI

İmparatorluk döneminde Türk limanları arasında yabancı bandıralı gemiler serbestçe faaliyette bulunuyordu.[12]

Yabancı bandıralı gemiler daha ziyade İstanbul’dan kaçırılan personel ile gizli yollardan elde edilen malzemelerin Anadolu’ya sevk edilmesinde; milli harekâtı destekleyen Türk gemileri ise doğu cephe komutanlığından gönderilenler ile Sovyetlerden alınan silah cephane ve malzemeler ile personelin taşınmasında kullanılmıştı.[13]

Karadeniz kıyılarında birçok gözetleme istasyonu kurulmuş, görülen düşman gemilerinin limanlara bildirilmesi sağlanmıştı.[14] İnebolu’yu korumak amacıyla 20 mil batıda bulunan Amasra limanı bir üs,  daha doğusu dayanak yeri haline getirilmiş, kıyıya toplar yerleştirilmişti.[15]

1.4.2.3. Karayolu Taşımacılığı

Sıra silah ve cephanenin İnebolu’dan Ankara’ya taşınmasına gelmişti.

23 Eylül 1920 tarihinde erkânı harbiye umumiye reisi İsmet imzası ile vali vekili ve fırka kumandanı Rüştü Bey’e gelen şifreli telgrafta nakliye ücreti olarak Osman Bey’e 10.000 lira gönderilmesi için Maliye Vekâleti’nden Trabzon Defterdarlığı’na emir verildiği ve gelecek silahların Garp Cephesi’ne alınacağı, doğruca İnebolu’ya gönderilmesi ve bu suretle İnebolu nakliyatının tecrübe edilmesi ve bildirilmesi emrolunmakta idi.[16]

Bu şifreli telgraftan da anlaşılacağı üzere doğudan gelecek malzemelerin sevkinde en fazla üzerinde durulan merkez İnebolu’ydu. Öncelikle İnebolu’nun stratejik konumu, Batı Cephesi’ne giden en kestirme yolun

buradan başlaması tüm komutanlıkların dikkatini İnebolu’ya çevirmişti. 28 Ağustos 1920 tarihinde İnebolu limanına gelen ilk yardım motoru derhâl kontrol altına alınarak malzemeler çok seri bir şekilde tehlikeden uzak noktalara taşınmış ve böylece İnebolu halkı, tarihî görevinin ilkini başarı ile tamamlamıştı.[17]

İnebolu Limanına ilk gelen silah ve cephaneler gönüllüler tarafından Ankara’ya ulaştırılıyordu ve o zamanki mali duruma göre araba başına 25 lira ile (Ankara’ya kadar) gıda maddeleri verilirdi. Sonraları İnebolu- Ankara arası batman (1 batman 8 kilo) hesabı ile 50 kuruştan ödendiği için o günün para geçerine göre halkı sevindirdiğinden Kastamonu ve diğer şehirlerde dört tekerlekli araç ve demir dingilli araba imalatı çoğalmış ve köylerde pazarlarda koşu hayvanları fiyatlanmıştı.[18] Bu durum Tekâlif-i Millîye Kanunu çıkınca sona erdi. Zira 5 numaralı emrin 1. maddesine göre “Askeri cihet çeşitli şekillerde ordu ihtiyacı için alınan ulaştırma araçlarından hariç olmak üzere, memlekette kalan ulaştırma aracı sahipleri her ay ordu gereçlerinden bir kısmını kendi aracı ile 100 km.lik uzaklığa parasız taşımak zorundaydı.Bu taşımanın devam ettiği müddetçe araç sahipleri ve hayvanları ordu ambarlarından iaşe olunur.”[19]

O dönemdeki belli başlı ulaştırma araçlarının cinsi, kabiliyeti ve ortalama bir günlük taşıma mesafesi şöyle idi: [20]

Tablo 1

Nakliye Aracı Cinsi Kg Km/Gün
Kağnı (iki tekerlekli) 100-150 15-20
İki tekerlekli tek atlı araba 180-200 25
Dört tekerlekli çift atlı araba 300-400 30-40
Dört tekerlekli bir çift mandalı araba 350-400 25
Mekkâre (at veya katır) 70-75 25
Deve 120-150 25
Kamyonet 1 500-2 000 200
Kamyon 3 000-5 000 180

Sürücüler genellikle havyaların önünde veya yanında yürüdüklerinden ulaşımın hızı normal bir insanın yürüyüş hızına denkti. Yollardaki dalgalanmalar duraklamalar Ağustos ayının yakıcı sıcağı hayvanların dinlendirilmeleri hızı daha da azaltmaktaydı.[21]

Tablo 1 de kamyona yer verilmesine rağmen gerçekte varlığı yok denecek kadar azdı ve acil hizmetlerde kullanıyordu. Tek çare Anadolu halkının kullandığı nakliye yöntemlerini kullanmaktı. Taşıma kapasiteleri az da olsa da Anadolu da her ailede olduğu için yeteri kadar temin etmek mümkündü.

Bir grup kağnıya “kağnı kolu” ismi verilirdi. Kağnı kolunun standardı 40-50 kağnıydı. Ancak acil durumlarda bu sayı bulunabilen sayıda oluşturuluyordu. Kağnı kollarında genellikle 50-60 yaşının üzerindeki erkeklerle, 14-18 yaşlarındaki çocuklar ve büyük çoğunluğu ise kadınlardan oluşmakta idi.[22] Kağnı kolu içindeki tecrübeli yaşlı ve güvenilir bir kağnıcı kol başı olarak görevlendiriliyordu. Kağnı kolundaki herkes kol başının yönetimine ve emirlerine uymak zorundaydı.

Sadece İstiklal Yolu’nda değil bütün Anadolu’da lojistik hizmetlerinde (motorlu taşıtlar olmadığından) kağnılar kullanılıyordu. Bu yüzden Genel Kurmay bünyesinde “Kağnı Komutanlığı” dahi kurulmuştu.[23]

Tekâlif-i Millîye Kanun 5.  emrinin uygulaması şöyle olacaktı: Her aileden biri kağnısıyla bir hafta ve en fazla 100 km. cephane taşıyacak sonra devir teslim yapacaktı. Bir kağnı saatte ortalama 5 km yol gidebilir ama bu mesafe düz yollar için geçerliydi. İstiklal Yolu’nun üzerinde 3 tane geçit vermeyen yüksek sıra dağ vardı ve yolun çoğunluğu engebeliydi. Bu durumda İstiklal Yolu güzergahında kağnının ortalama hızı bir günde 15-20 km. olmaktaydı. Bu hızla kanunda belirtilen 100 km bir haftada (5-8 günde) yapılmış olmaktaydı. Kağnıcı kalan 3 haftada ise kağnısını kendi ihtiyaçları için kullanacaktı. Zira halkın çitçilik yapmaktan başka çaresi yoktu ve kağnı kullanmaya mecburdu. Ayrıca ahşap olan kağnıyı, öküzleri ve yürümek zorunda kalan insanları yeni seferler için dinlendirmek gerekiyordu.

Yürüme uzunluğu 500-600 m. olan kağnı kollarında öküzler ağır ağır yürüyordu. Ellerinde övendre çoğunluğu kadın kağnıcılar da yürüyordu.  Her sıfattaki ve çeşitli yaş gruplarındaki kadınların bazıları (bırakacak yerleri olmadıkları için) kimi sırtında kimi yanında çocukları ile yürüyorlardı (Fotoğraf- 1). İçlerinde hamile kadınlar bile vardı.

İstiklal Yolu’nun uzunluğu 344 km. idi.  Tekâlif-i Millîye Kanunu’na göre her 100 km’de 3-4-kez kağnılar ve kağnıcılar değişiyordu ama bağımsızlığın ilacı cephane ilerliyordu. Sadece yol üzerindeki yerleşim yerlerinden değil yakındaki uzaktaki her yerden kağnılar geliyordu (harita- 1). Gidenler, dönenler İstiklal Yolunun her 5-10 km’sine bir kağnı kolu dizisi yürür hale gelmişti. Yürüyen sadece kağnı kolları değildi; at arabası, katır, mekkâre ve deve kolları dizileri de vardı (Fotoğraf 2). Bu dizilere köprüler yapmak için kereste taşıyan kağnı kolları da katılmıştı.  Bütün kollarla ve gönüllü vatansever taşıyan yaylı arabalarla beraber nerdeyse İstiklal Yolu’nun her km.sinde bir nakliye kolu dizisi ve toplamda 344 km parkurda dünyanın en uzun karınca ordusu yürüyordu.

1.5. İSTİKLAL YOLU’NDA İNSAN TAŞINMASI

İstiklal Yolu, sadece lojistik malzemelerin taşınmasında değil oldukça önemli insanların taşınmasında da kullanılmıştı:

  1. Osmanlı ordusundan  (Mondros Mütarekesi gereğince) terhis edilen ve kaçan,  Ankara hükümetinin kurduğu yeni orduya katılmak isteyen er ve subaylar; gönüllü siviller kullanılmıştı.
  2. İşgal kuvvetlerinin bayrağı altında yaşamak istemeyen, Ankara hükümetinin emrinde çalışmak isteyen ve özellikle İstanbul’dan ve diğer işgal yerlerinden kaçan,  vatansever gönüllü meslek elemanları (doktor, hemşire, öğretmen, terzi, nalbant, telgraf memuru, vb) ve bazı aydınlar,    kamuoyunun tanıdığı önemli isimler kullanılmıştı.
  3. Ankara hükümetinin dünyaya açılan kapısı olmuş ve Ankara hükümeti ile diplomatik ilişkiye giren yabancı diplomatlar ve basın mensupları kullanmıştı.

1.6. İSTİKLAL YOLUNDA ORGANİZASYON VE HİZMETLER

İstiklal Yolu’nda lojistik malzemelerin ve insanların taşınması mükemmel bir organizasyon ve disiplinle gerçekleştirilmişti. Hizmetlerin bazıları önceden planlanırken, bazıları ihtiyaç ortaya çıktıkça yapılmıştı.

1.6.1. Yönetim Hizmetleri

İnebolu, Kastamonu, Çankırı, Ankara yolu üzerinde ulaşımı kontrol etmek için bir “Hat Komutanlığı” teşkil edilmişti. Tabur komutanlığı seviyesinde olan nokta komutanlıklarının görevleri şunlardı:[24]

a)       Bölgesinde yapılacak ulaştırmayı kontrol ve çabuklaştırmak

b)       Bölgesinden geçen her türlü personel ile hayvanları yedirmek ve barındırmak

c)       Bölgesindeki yolları tamir ettirmek

d)      Bölgesindeki yollarda emniyet ve irtibatı sağlamak

Bu maksatla nokta komutanlıklarında ve uygun görülen diğer ara yerlerde konak komutanlıkları kurulmuştu. Konaklarda barınma yeme içme ve dinlenme imkânları tesis edilmişti.  Nokta Komutanlıkları: Sinop Boyabat,  İnebolu, Taşköprü, Kastamonu, Ilgaz (Koçhisar), Çankırı (Kengırı), Kalecik’te teşkil etmişti.

Daha sonra Sevkıyat ve Nakliyat Umum Müdürlüğüne bağlı olarak Menzil Mıntıka Teşkilatı kuruldu ve taşıma işini sevk ve idare etmeye başladı.

1.6.2. Konaklama ve Barınma Hizmetleri (Menzil Komutanlıkları)

344 km uzunluğundaki İstiklal Yolu’nda en çok ihtiyaç hissedilen barınma ve konaklama hizmetleriydi. İnsanlar, hayvanlarla beraber yürüyordu ve Tekâlif-i Millîye Kanunu’na göre her 100 km’de devir teslim yapılması gerekiyordu.

Yol üzerindeki yerleşim yerlerinde konaklama ve barınma için misafirhane, han ve otel olması ayrıca her 15 km’de bir kağnı kolları için bir hanın bulunması sağlanmıştı.

İlk seferlerde görüldü ki,  kağnıcının (yorgan, yastık, kilim, yiyecek, kaplar v.b.) öküzlerin yiyecekleri de kağnı arabasına yüklenince cephane taşıma kapasitesi iyice azalıyordu. Bu yüzden her gün yol üzerindeki uygun köylerde (her 20-30 km.de)    menzil noktaları oluşturularak kağnıcının ve öküzlerin ihtiyaçları buralarda karşılanmış böylece kağnıların yük kapasiteleri düşürülmemişti.[25]

Ambar Konaklama Noktaları: İnebolu, Kastamonu, Ilgaz, Çankırı erzak ambarları; İnebolu, Kastamonu, Çankırı teçhizat ambarı, İnebolu, Kastamonu, Çankırı mühimmat deposu, İnebolu benzin deposu.[26]

Diğer Noktalar: İnebolu Hizmet Kıtası, Kastamonu’da üç nakliye kolu, İnebolu Grubu Nakliye Kolu, Küre, Seydiler, Beşdeğirmenler.[27]

1.6.3. Güvenlik Hizmetleri

İstiklal Yolu’nda trafik çok kalabalık, çeşitli ve hareketli idi. Binlerce ton kıymetli lojistik malzeme, üstelik çoğunluğu kadınlardan oluşan sürücülerle taşınıyordu. Ayrıca gönüllü askerler,  sivil meslek elemanları, yabancı diplomat ve gazeteciler de kullanıyordu. İstiklal Yolu’nun güvenliği çok önemliydi.

İnebolu limanına gelen yolcuların daha karaya çıkmadan vapurda kimlik kontrolü yapılıyor; İtimatnameleri olmayanların vapurdan indirilmelerine izin verilmiyor Anadolu’ya alınmıyorlardı. İtimatname, İstanbul’da Kuva-yi Millîyeciler’den itimat ettikleri bir zat tarafından verilen tezkiye kâğıdıydı.[28]

İnebolu-Kastamonu yolunun başlangıç noktası sayılan İkiçay Deresi civarında kasabaya bir saatlik bir mesafede kontrol karakolu bulunuyordu. Burada son kontroller yapıldıktan sonra yolcular Kastamonu’ya doğru yola çıkarılıyordu.[29]

Nokta komutanlıklarına bağlı olarak jandarma karakolları kurulmuştu.

Bu karakollar :[30]

a)       Ilgaz Dağı doruğunda (Derbent) Jandarma Karakolu (barınak)

b)       Gündoğdu ( Doğdu) Jandarma karakolu (barınak)

c)       Töney ( Tüney) Jandarma karakolu  (barınak)

Ayrıca Kağnı kolları askeri malzeme taşıdıkları için her kolun başına menzil hat kumandanlığına bağlı bir küçük zabitle bir veya iki jandarma eri bulunuyordu.[31]

Ankara’ya girişte Bendderesi Köprüsü başında bir askeri nokta bulunuyordu, gelenler burada itimatnamelerini göstererek Ankara’ya giriyorlardı.[32]

1.6.4. İletişim Hizmetleri

1) İstiklal Savaşı’nda Kastamonu ve İnebolu Telgrafhaneleri ve Telgrafçıları

Haberleşme yolları İstanbul hükümeti ile Kuva-yi Millîye’nin çatışması sonucu hangi tarafın elinde ise onun emrine giriyordu. Kastamonu, Kuva-yi Millîye ile birleşmiş ve 16 Eylül 1919 tarihinden itibaren başmüdürlük bölgesi tamamen Kuva-yi Millîye emrinde tam kadro çalışmıştı. [33]

2) İstiklal Savaşı’nda Kurulan İlk Telsiz Telgraf

Türk ve Rus limanlarından İnebolu iskelesine gelen yardımın, Garp Cephesine gönderilen askerin emniyet ve selametini sağlamak ve siyasi askeri haberleşmeler yapmak için telgraflardan ve seyr-i sefain vapurlarının telsizlerinden istifade ediliyordu. Bunu öğrenen İngilizlerin haberleşmeyi kesmesi üzerine, Sinop’ta 1. Dünya savaşından kalma çalışır vaziyetteki telsiz telgrafı Kastamonu’ya getirilmişti (1920). Böylece İstiklal Savaşı’nın ilk telsiz telgrafı Kastamonu’ya kurulmuştu.[34]

3) Basın

Kastamonu’da yayınlanan (1919-1931) Açıksöz Gazetesi, Kastamonu (vilayet) Gazetesi (1872-)  ve Ankara’da yayınlanan Hâkimiyet-i Millîye gazeteleri milli mücadele haberleriyle halkın bilgilendirme ihtiyaçlarını giderdiği gibi sosyal olarak da önemli gazetecilik hizmetlerinde bulunmuşlardı.

4) Canlı haberleşme

İstiklal Yolu’ndaki hancılar, Ankara’dan dönüş yapan sürücülerden aldığı haberler sayesinde haber ajansı gibi çalışıyorlardı.[35] Böylece cephe ve Ankara haberleri nakliye kollarının sürücüleri ile köylere kadar ulaşıyordu.

1.6.5. Sağlık Hizmetleri

İstiklal Yolu dört mevsim her gün ve üç yıl on binlerce insan ve hayvan tarafından kullanılmıştı. Bir seferi haftalar süren yolculukta en çok ihtiyaç hissedilen hizmetlerin biri de sağlık hizmetiydi.

Kastamonu’da menzil mevki hastanesi, Ilgaz ve Çerkeş de revir ve Çankırı’da memleket hastanesi kurulmuştu. Ayrıca Çankırı ve Ankara’ da hayvan hastanesi ve deposu bulunuyordu.[36]

1.6.6. Denetleme Hizmetleri (Menzil Konak Komutanlıkları)

Kağnı kollarındaki bazı köylüler (ikamet ettikleri köyleri ana güzergâha yakın olanlar), nakliye kolundan koparak köylerinde dinlenmek için kafileden ayrılmışlar ve gecikmelere sebebiyet vermişlerdi.[37]

Bazı köylülerin ise kağnısındaki cephane yükleri yanına özel ticaret malları koyması üzerine İstiklal Yolu boyunca denetim yapmak amacıyla menzil müfettişliği kurulmuştu.[38] Benzer olaylar, sivil müteahhitlerin yaptığı taşımada da meydana gelmişti.[39]

Denetim amacıyla, taşımacılığı yapanların eline İnebolu Nokta Komutanlığı tarafından liste ve sevk pusulası verilerek kontrol sağlanıştı.[40] Sevk pusulalarında hareket tarihleri belli ve mesafeler muayyen idiyse de arabacıların ve hayvanların hastalığı yüzünden hakiki gecikmeler oluyor ve mazeretlerin tespitine imkân bulunmuyordu.[41]

Menzil mıntıka müfettişliği tertibine göre yol boyunca menzil noktaları konakları vardı. Etrafındaki köyler buralara bağlıydı. Bu konak yerlerinde jandarma karakolları bulunurdu.[42]

1.6.7. İstiklal Mahkemeleri

Ankara, Kastamonu, Samsun, Konya, Eskişehir’de İstiklal Mahkemeleri kurulmuştu ( 18 Eylül 1920).[43]

Kastamonu, Çankırı, Bolu, Sinop, Zonguldak, Çorum, Adapazarı, İzmit vilayetleri II. Dönem Kastamonu İstiklal Mahkemesi’nin sorumluluk alanında idi.[44]

İstiklal Mahkemesi 13 Ağustos 1921’de 14 maddelik bir tamim yayımlamış ve Tekâlif-i Milliye Kanunu’na tam olarak riayet etmeyenlerin en ağır cezalara çarptırılacağını tebliğ etmişti.[45]

Örneğin, İnebolu-Kastamonu yolu kağnı kolu ile altı gün sürüyordu. Altıncı günde kağnı kolları Kastamonu’da olmak zorunda idiler. Yollarda kağnı kollarından ayrılarak köyüne uğrayanlardan altı günde Kastamonu’ya ulaşamayanlar hakkında İstiklal Mahkemelerince soruşturma açılıyordu.[46]

Kastamonu istiklal Mahkemesi 2 Ağustos 1922 tarihine kadar görev alanını dolaşarak asker kaçaklarını ve eşkıya olaylarını yakından takip etmiş bölgede asayişin sağlanmasında önemli bir görevi yerine getirmişti.  Mahkemenin bölgede adaletin sağlanması için gösterdiği çalışma ve anlayış bütün yöre halkının takdirini kazanmıştı.[47]

1.6.8. Motorlu Taşıtlar

Lojistik malzemelerin İstiklal Yolu’nda taşınası dört mevsim ve üç yıl boyunca sürmüştü.  Bu sürede bazı problemler oluşmuştu.

Tablo 1’de belirtildiği gibi hayvanlarla yapılan taşıma kolları çok yavaştı. İnebolu Limanına gelen malzemeler artıyordu. Taşınan malzeme çok çeşitliydi. Eskiden gelen malzemenin taşınması daha bitmeden yeni malzemelerin gelmesi depolama ve güvenlik problemlerine sebep oluyordu.

Bu yüzden cephelerdeki silah ve mühimmat ihtiyacının artması üzerine, taşıma işlerinin uygun bir fiyatla, müteahhitlerle[48] desteklenmesine karar verilmişti.

Yol hattında kullanılan genel ikmal vasıtası kağnı idi. Kağnı kollarına,  dolma lastikli Berlier kamyonlar da eklenmişti. Böylece Menzil Müfettiş Komutanlığına bağlı iki türlü taşıt kolu kurulmuştu.[49]

Tekâlif-i Millîye Kanunu 5. emir 4.maddesine göre “Müteahhit nakliye kolları, diğer halkın tabi oldukları her ay 100 km’lik taşımayı parasız yapmaya mecburlardı.

İstiklal Yolu’nda motorlu taşıt olarak sadece kamyonlar değil, insan taşımacılığında ve denetim işlerinde otomobiller kullanılmaya başlamıştı.

1.6.9. Yolların Bakım ve Onarım Hizmetleri

İstiklal Yolu’nun işlek ve mühim oluşu tamirini de beraberinde getirdiğinden Milli Müdafaa Vekâleti’nin emri üzerine 1922 yılı başlarında yol, köprü, menfeze inşaatı ve tamiri yapılması için Kastamonu ve Çankırı’da birer “Amele Taburu” kurulmuştu.[50] Kamyonların kullanılmaya başlamasıyla birlikte, yolda bozulmalar meydana gelmiş şose ve bazı köprüler bu vasıtalar tarafından tahrip edilmişti.[51] Zaten yetersiz olan yolar daha da yetersiz hale gelmişti.

İnebolu-Kastamonu-Çankırı yolunun sürekli açık tutulması ve aksayan yerlerin onarılması bu taburlar sayesinde sağlanmıştı. Bu taburlara genellikle geri hizmet elemanları, yaşları askerlik için geçmiş olanlar ve sakatlar alınmıştı. Bu kadrolar yol ve köprü yapımı ve onarımı ile kışla ve menzil işlerinde çalıştırılmaktaydı. Silah sevkiyatının yapıldığı bu yolların kurulan amele taburları tarafından onarılması ve yenilerinin yapılması cephe gerisindeki faaliyetleri kolaylaştırmış ve sevkiyatı hızlandırmıştı. Yollarda çalışan bu amele taburlarının iaşeleri, Nafia Vekâleti bütçesinden karşılanmış; ayrıca bu taburların yaptıkları işe göre yollara ayrılan tahsisattan ikramiye almışlardı.[52]

1.7. SİVİL HAREKETLER

1.7.1. Sivil Teşkilatlar

İstiklal Yolunun çeşitli noktalarında çok önemli hizmetler veren sivil toplum kuruluşları olmuştu. Bu kuruluşlar şunlardı: 

Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri: İnebolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Kastamonu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Kastamonu Hanımlar Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti.[53] Çankırı Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti.[54]

Tekâlif-i Millîye Komisyonları: Tekâlif-i Millîye Kanunu, ilçelerde kurulan Tekâlif-i Millîye komisyonları eliyle uygulanmıştı. Bu komisyonlarda yerel Müdafaa-i Hukuk Cemiyetitemsilcileri imamlar, muhtarlar ve mahallin en büyük askeri amiri ile mal müdürü gibi devlet memurları dışında,  halk tarafından seçilmiş 10 üye bulunuyordu.[55]

İnebolulu Kayıkçılar Loncası: İnebolulu kayıkçılar o yıllarda teşkilatlanarak bir lonca altında birleşerek büyük bir güç birliği yapmışlar[56] ve yıllarca gemilerin yüklerini kahramanca sahile çıkarmayı başarmışlardı.

Gençlik Kulüpleri: İnebolulu Gençler Mahfeli (Kulübü) 27 Temmuz 1919,  Kastamonulu Geçler Mahfeli 24 Ocak 1920.[57] Çankırı Gençler Mahfeli (5 Mayıs 1920), Çerkeş Gençler Mahfeli (12 Temmuz 1920).[58]

1.7.2. İşgale Tepki Mitingleri

İzmir’in İşgaline Tepki Mitingi: 16 Mayıs 1919 Kastamonu.[59]

“İzmir, Maraş, Antep, Urfa” İşgalini Telin Mitingi: 10 Aralık 1919 Kastamonu Hanımlar Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti.[60]

Maraş Ve Urfa’da Fransız Ve Ermenilerin Katliamına Tepki Mitingi: 13 Şubat 1920 Kastamonu.[61]

İstanbul’un İşgaline Tepki Mitingi: 17 Mart 1920 Kastamonu.[62]

Yunan Zulmüne Son Verilmesi Mitingi: 22 Nisan 1921 Kastamonu.[63]

Milli Zaferin Kazanılması Uğrunda Ölünceye Kadar Savaşmaya Yemin Mitingi: 22 Ağustos 1921 Kastamonu.[64]

Yunan Zulmüne Son Verene Kadar (Sancak-I Şerif Huzurunda) Yemin Mitingi. 26 Ağustos 1921 Çankırı. [65]

1.7.3. Millî Mücadele Vaazları ve Konferansları

İnebolu Müftüsü Ahmet Hamdi Efendi her cuma namazından sonra yaptığı gibi bugün de (1 Haziran 1921) çarşamba olduğu halde öğle namazından sonra camide Kuva-yi Millîye’yi övüyor; iskeleye gelen silah ve cephaneleri boşaltmanın taşımanın sevabından bahis ile vaaz ediyor. Sonra da vaaz etmekle kalmıyor hem bizzat kendisi sandıkları taşıyor hem de sokaklarda bağırarak adam topluyordu.[66]

Meclis zabıtlarında belirtiliği üzere,  Burdur Milletvekili Mehmet Akif,  Kastamonu ve havalisinde propaganda yapmak üzere 7 Ekim 1920 tarihinden itibaren 1,5 ay izinli sayılmıştı.   Bu amaçla yola çıkan Mehmet Akif, ilk olarak 15.Ekim 1920 Cuma günü, Çankırı’nın en büyük cami olan Kanuni Sultan Süleyman’ın yaptırdığı Ulu Camii’nde bir vaaz vermişti. [67]

Daha sonra yol üzerindeki yerleşim yerlerinde konaklayarak Kastamonu’ya ulaşan Mehmet Akif, 19 Ekim 1920 Nasrullah Paşa Camii’nde vaaz verdi.[68]

Mehmet Akif Kastamonu’da kaldığı müddetçe kazaları (ilçeleri) dolaşarak yaptığı vaazlarla halkın moralini artırmış ve milli mücadelede el ve gönül birliği sağlamıştı.[69]

Malta esirlerinden Ağaoğlu Ahmet Bey, İnebolu, Kastamonu ve Çankırı meydanlarında halkı uyandıran nutuklar söylemişti.[70]

1.7.4. KÜLTÜR FAALİYETLERİ

İnebolu, Kastamonu, Çankırı ve Çerkeş gençlik kulüplerinde, büyük ülküye ulaşmak için toplanan gençler,  musiki idman şubeleri açmışlar hem kendilerini geliştirmişler hem çevrelerini aydınlatmışlar hem de Kuva-yi Millîye’ye destek vermişlerdi.

Kastamonu gençliğinin ilk mecmuası 16 Ekim 1920 yayınlandı.[71]

Kastamonu Havali Kumandanı Muhittin Paşa, önemli günlerde müsamereler, nutuklar, oyunlar tertip ediyordu.[72]

Mehmet Akif (Kastamonu Gençler Kulübü’nde) dört gece “Asım”dan parçalar okuyarak gençlere tatlı saatler yaşattı. “Kubbe Ağası’nın Rüyası”  adlı manzum şiiri Açıksöz Gazetesi’nde yayınlandı.[73]

5 Nisan 1921 Kastamonu’ya gelen Şair Mehmet Emin Bey, Darülmuallimatta kızlara “Aydın Kızları” adı ile henüz neşretmediği manzum bir şiirini okudu. Gecede Sultani Okulu’nda şerefine bir müsamere tertip edildi.[74]

Kastamonu’ya gelen kalabalık ve önemli bir kafile şerefine lisede, “İzmir Faciası Piyesi” tekrarlandı.[75]

25 Şubat 1922 İstiklal Mahkemesi Reisi Necati Bey, lisede müsamere düzenledi  (Kızılay için de 3000 lira gelir sağlandı).[76]

Kastamonu’ya gelen Malta esirlerinden Ağaoğlu Ahmet Bey, konferanslar vererek hatıralarından ve İngilizlerden bahsetti.[77]

Kastamonu’da 1921 yılında bir sinema salonu da açıldı.[78]

Çankırı memleket hastanesine cephelerden getirilen yaralı askerlerin (özellikle dini bayramlarda) eğlendirilmesi için, gençler tarafından hastane yanında etkinlikler düzenlenmiş ve hem de Hilali Ahmer (Kızılay)  namına bir hayli teberruat-ı nakdiye temin olunmuştu.[79]

Çankırı’da,  temeli XIII. yüzyılda Anadolu Ahilik kurumuna dayanan Yaran sohbetleri, milli mücadele yıllarında da devam ediyordu. Yaran teşkilatı çeşitli kültürel etkinliklerde bulunduğu gibi hem mensupları hem de çevre köy halkları için bir sosyal yarımlaşma ve dayanışma kurumu faaliyet gösteriyordu.[80]

Çankırı Tuht’ta  (Yapraklı’da)  kurulan Panayır mahalli olmaktan ziyade Anadolu’nun sınırları aşarak uluslararası bir panayır haline gelmiş oluyordu. Bu Panayır sayesinde Çankırı ekonomik açıdan olduğu kadar kültürel açıdan da etkileşimlerde bulunuyor, kültürel bir mozaik oluşturuyordu.[81] Saz şairleri,  Saz ile iptidai peşrev çalarlar. Sonra gazel, sırası ile divan, koşma, zincirli koşma gibi şiirler okurlardı.[82] Çankırı panayırının millî mücadele yıllarında da kurulduğu “Kastamonu Gazetesi’nin 24 Eylül 1337 nüshasında Panayırın kurulacağı haberinden” Anlaşılmaktadır. [83]

1.7.5. Kahraman Teknik Elemanlar

Rus yardımları arasında gelen önemli bir miktardaki dağ top mermilerinin 76,2 mm olan çapı, 75 mm olan Türk toplarının çapına büyük gelmişti. Cephedeki Türk topçuları, Ankara’yı hedefleyen Yunan ordusu’nu durdurmak için top mermisi bekliyordu… Üstelik binlerce sandık top mermisi İnebolu’dan Ankara’ya ne zahmetlerle taşınmıştı… Bu mermiler mutlaka kullanılmalıydı. Tek çare mermi çaplarının (1-2 mm) tornalamasıydı. Mermi sandıkları Ankara Askeri Fabrikası’na taşındı. Top mermilerinin tapaları açılarak içindeki barut boşaltıldı, tornalandı ve tekrar içine barut doldurularak tapası kapatıldı; sonuç alınmıştı ama bir merminin hazırlaması saatler sürüyordu. Bu yöntemle binlerce sandık merminin hazırlanması aylar sürerdi ve o kadar zaman yoktu. Cephedeki asker, İstiklal Yolu’ndaki karınca ordusu ölümü göze alır da tornacılar alamaz mıydı? Tornacılar düşüncesi bile insanı ürperten bir kahramanlık yaptılar ve tapasını çıkarmadan içinde patlamaya hazır barut bulunan binlerce top mermisini (patates soyar gibi) tornalamışlardı…[84]

Süngü yakın dövüşte şarttı, mermi bitince askerin güvencesiydi. Fakat sivil halkın elinden ve kaçakçılardan alınan silahlar süngüsüzdü. Miralay Osman Bey’in tarifi ile Kastamonu Sanat Okulu ve demirci esnafı ilk Türk süngüsünü yapmayı başarmışlardı. Seri imalat için ise pencere korkuluk demirlerini,  dikenli ve dikensiz telleri kullanmışlardı.[85]

1.7.6. Sosyal Gelişmeler

1920 yılına kadar sadece bölge insanın kullandığı, çoğunluğu kervan izinden oluşan sıradan sakin bir ham yol olan İnebolu –Kastamonu- Ilgaz- Çankırı- Kalecik-Ankara hattı, bir anda İstiklal Savaşı’nın İstiklal Yolu olurken, efsaneleşen olayları ve işlevleri ile sadece işgal kuvvetlerinin değil İstiklal Savaşı’nı izleyen dünya ülkelerinin de ilgi odağı haline gelmişti. Bölge halkı, İnebolu –Kastamonu- Ilgaz- Çankırı- Kalecik-Ankara hattında tarih boyunca 1920-1923 yılında gördüğü kadar yoğun bir trafik ve yabancı insan görmemişti.

Bu durumun bölgeye elbette sosyal, kültürel ve ekonomik olarak yansımaları olmuştu. Gelip geçen yolculara hitap eden bazı hizmetler devreye girmişti.

Barınma ve konaklama hizmetleri: Otel, han, hamam, lokanta, kahvehane, berber, elbise temizleme ve kolalama;

Taşıma hizmetleri: Yaylı (at arabaları) ve otomobillerle kiralama veya dolmuşçuluk usulü insan taşımacılığı; eşya taşımacılığı (at arabaları, otomobil ve kamyonlarla); emanetçilik;

Diğer hizmetler: Sinema ve fotoğrafçılık.[86]

Kastamonu’da “Kimsesiz Kadınları Çalıştırma Derneği” kuruldu.[87]

2.İstiklal Mahkemesi Başkanı Mutafa Necati Bey, Kastamonu Çocuk Esirgeme Kurumu’nu kurdu (18 Şubat 1922)[88]

1.7. İSTİKLAL YOLU OLAYLARI

İtilaf devletleri Anadolu’ya lojistik malzeme girişini engellemek için Karadeniz’de denetimlerini sıklaştırdı; İnebolu sahilini abluka altına aldı;  İnebolu Limanını ( 9 Haziran 1921- … 30 Temmuz 1921) üç kere bombaladı; sonra da İnebolu ve Sinop İşaret istasyonlarını top ateşine tuttu.[89]

Samsun istikametinden gelen Ermeni Rum Pontus Çetesi ise Ilgaz Dağı Derbent mevkiinde 5 Jandarma erini pusuya düşürerek şehit etti.[90]

1.9. ANADOLU’DA CEPHE GERİSİ YOLLARI

Türk Ordusunun ana ikmal merkezi Ankara’ydı. Ankara’ya lojistik malzemeler taşınan güzergâhlar şunlardı:[91]

Karadeniz kıyılarından-Ankara’ya

  • İnebolu-Kastamonu-Ilgaz-Çankırı-Kalecik-Ankara hattı.
  • Samsun-Çorum-Sungurlu (Çankırı)- Yahşihan-Ankara hattı.
  • Ereğli-Gerede-Kızılcahamam-Ankara hattı.

Marmara Denizi kıyılarından-Ankara’ya

  • İzmit-Adapazarı-Düzce-Bolu-Gerede- Kızılcahamam-Ankara hattı.

Doğu cephesi-Ankara

  • Erzincan – Sivas – Sarıkışla – Sultanhanı – Kayseri (Kırşehir-Köprüköy) Ulukışla- Karaman-Konya- Sarayönü-Polatlı-Ankara hattı.

Cephe gerisi yollarda taşınan sadece silah ve cephane değildi, Tekâlif-i Millîye Kanunu ile toplanan (iç çamaşırı, çorap, çarık vb.) vergiler de taşınıyordu. Bu yüzden Anadolu’daki cephe gerisi yolları örümcek ağı gibiydi ve TBMM bu yollarda çeşitli hizmet noktaları oluşturmuştu:

Millî Savunma Bakanlığı Doğu Anadolu bölgesinden gelecek silah ve cephanenin taşınması için 8 Eylül 1920 tarihinde verdiği bir emirle Kayseri-Ankara ve Kayseri-Sivas karayollarının güvenliğinin sağlamak maksadı ile iki menzil hat komutanlığı kurdu. 10 Ekim 1920’de ise Sivas- Erzincan arasında Şarkışla’da menzil hat komutanlığı kurdu.[92]

Çorum, Bolu, Kastamonu ve Adana’da menzil mıntıka müfettişliği; bazı hat ve nokta komutanlıklarına bağlı olarak 69 yerde erzak ambarı; yol güzergâhında olmak üzere 17 yerde mühimmat deposu; 31 yerde hastane ve nekahethane ve 52 yerde sıhhiye istasyonu ve revir kuruldu.[93]

SONUÇ

Türk milleti Başkumandan Mustafa Kemal’in “ Hattı müdafaa yoktur; sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır”  emrini çok iyi anlamış, cephelerde eli silah tutan erkekleriyle ve cephe gerilerinde kadınlarıyla (ve askerlik yapamayan erkekleriyle) ailece savaşarak vatan toprağının her karışını savaş alanı yapmıştır.

Türk milletinin örümcek ağı gibi oluşturduğu cephe gerisi yollarının işlevleri şunlar olmuştur:

  1. 1. Anadolu’daki depolardan lojistik malzemeler taşınmıştır.
  2. 2. İstanbul’daki depolardan kaçırılan lojistik malzemeler taşınmıştır.
  3. 3. Ankara hükümetine katılmak isteyen vatanseverler taşınmıştır. .
  4. 4. Dış yardımlarla gelen lojistik malzemeler taşınmıştır.
  5. 5. Ganimet ve yardım olarak elde edilen lojistik malzemeler taşınmıştır.
  6. 6. Tekâlif-i Millîye Kanunu vergileri  (her ailenin bir asker için ürettiği iç çamaşırı, çorap, çarık vb)   taşınmıştır.

İşgal edilmeyen topraklardaki cephe gerisi yollarında bu işlevlerin biri veya bir kaçı olmuştur ama İnebolu- Kastamonu-Ilgaz-Çankırı-Kalecik-Ankara hattında bu işlevlerin hepsi olduğu gibi fazlası olmuştur. Şöyle ki;

  1. 1. Deniz yoluyla doğrudan İnebolu Limanı’na gelen dış yardımların ve satın alınan lojistik malzemelerin taşınmıştır.
  2. 2. Doğu Anadolu’dan Karadeniz sahiline indirilen lojistik malzemeler ve Karadeniz’deki Türk limanlarına indirilen Rus yardımları deniz yoluyla İnebolu limanına getirildikten sonra taşınmıştır.
  3. 3. Ankara hükümetinin dünyaya açılan kapısı olması ve yabancı diplomatların (ve gazetecilerin) kullanmıştır.

Karınca ordusu,  cephelerdeki 100.000 Mehmetçiğe üç yıl boyunca ( dört mevsimde)  lojistik malzeme taşımıştır. Bir kağnı arabasının iki haftada taşıdığı cephaneyi, cephedeki bir topçu bazen 5-6 dakikada kullanmasına rağmen, karınca ordusunun adsız kahramanları cephelerde destanlar yazan Mehmetçikleri bir an bile cephanesiz bırakmazlarken; (kendileri de İstiklal Yolu’nda görev ve sorumluluklarını aksatmadan sürdürürken) kahramanlıklarıyla, benzer destanlar yazmışlardır.

Tüm işlevleri ve olayları ile efsaneleşen ve Başkumandan Mustafa Kemal’in “Gözüm Sakarya’da Dumlupınar’da, kulağım İnebolu’da” diyerek önemini vurguladığı İstiklal Savaşı’nın cephe gerisinin ana yolu, İnebolu- Kastamonu-Ilgaz-Çankırı-Kalecik-Ankara hattı, (bütün cephe gerisi yollarını temsilen) İSTİKLAL YOLU olarak anılmayı hak etmiştir.

İstiklal Yolu’nu oluşturan üç ilin ortasındaki Çankırı; din aşkı, vatan aşkı, dayanışma ruhu, aynı gemide olma bilinciyle görev ve sorumluluklarını fazlasıyla yerine getirmiştir.

ÖNERİLER

İstiklal Savası’nın tarihi anlatımında ve anma törenlerinde cephelerden bahsedilmesi, cephe gerisinin hak ettiği gibi vurgulanmaması (ihmal edilmesi) sebepleriyle,  Cumhuriyetin ilanından sonra yeniden eski sessizliğine bürünen (destanlaşan olaylara sahip) İstiklal Yolu, her geçen gün tarihin karanlıklarına gömülmeye devam etmektedir.

Vatan sevgisinin ve müthiş bir dayanışmanın olduğu istiklal Yolu’na hak ettiği değeri vermek, gün ışığına çıkarmak ve adsız kahramanlara vefa için öneriler şunlardır:

  1. “İnebolu-Kastamonu-Ilgaz-Çankırı-Ankara Yolu’na’’ kanunla “İstiklal Yolu” İsmi verilmelidir. Verilen isim, İstiklal Yolu noktalarına ve kavşaklara yazılmalıdır.
  2. 1920-1923 yıllarında kullanılan İstiklal Yolu’nun güzergâhı ve üzerindeki noktalar tespit edilmelidir. Yıkılmış İstiklal Yolu’nun noktaları restore edilmeli ve kitabeleri yazılmalıdır.
  3. Ilgaz-Çankırı arasındaki “Tarihi İstiklal Yolu” olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tescil edilmeli, gereken alt yapılar oluşturulup açık hava müzesi haline getirildikten sonra tarih ve doğa turizmine açılmalıdır.
  4. Gereken altyapılar oluşturulduktan sonra, her seviyedeki öğrenciler ve yetişkinler için  (Çanakkale gibi) İstiklal Yolu turları düzenlenmelidir.
  5. İstiklal Yolu illeri “İstiklal Yolu Platformu” oluşturulmalı; İstiklal Yolu Sempozyumu, yürüyüşleri düzenlenmeli ve çeşitli spor,  kültür, sanat vb. etkinlikler yapılmalıdır.

KAYNAKLAR

  • Alim Baran, Tülay. Mustafa Necati’nin Söyledikleri, Atatürk Kültür Dil Tarih ve Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi. Ankara 2008
  • Akyol, İbrahim. İstiklal Marşımız ve Mehmet Ersoy. Çankırı Belediyesi Dr. Rıfkı Kamil Urga Çankırı Araştırma Merkezi Yayını. Çankırı -2011.
  • Asım Uslu, Necati.  Karatekin Eli Yaran Diyarı Çankırı’dan Sözler. Kelebek Matbaası. İstanbul–2005. S 470.
  • Başbuğ, Osman. Kurtuluş Savaşında Silah ve Cephane Temini, Yayınlanmamış Doktora Tezi. Ankara Üniversitesi, Ankara1988
  • Başer, Tayip. Dünkü ve Bugünkü Çankırı. istiklal Matbaası, Ankara-1956
  • Çankırı 1999 İl Yıllığı, Çankırı Valiliği yayını
  • Çakırsipahi, Sadık. Ilgaz, Güner Matbaacılık Ltd.Şti, Ankara, 2002
  • Çam, İsmail. Leyleklerle Bulutların Sevdası, Çankırı,2003.
  • Çam, İsmail. Çankırı İstiklal Yolunda (Günebakan). Karatekin Gazetesi, 15,16,17 Kasım 2005, Çankırı
  • Çam, İsmail. İstiklal Yolu, güzergahı, noktaları, hatıraları, olayları. Basılmamış özel araştırma arşivi.
  • Çiçek, Rahmi.  “Ankara Hükümeti’nin Dünya’ya Açılan Kapısı. İnebolu-Ankara Yolu”  Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü, Atatürk Yolu Dergisi Cilt 5, Sayı: 20, s 399-413
  • Çiçekli, Vadi. Kağnılar Giderdi İstiklal Yolunda. Vadi Yayınları:255, Ankara 2008
  • Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü (Koçhisar hk) 734 numaralı dosya
  • Erturan, Refik. “Milli Mücadelede İnebolu-Kastamonu-Ankara Hattı” Atatürk Araştırma Merkezi dergisi, cilt: XV, sayı: 44, Temmuz 1999 s.693-699
  • Genel Kurmay Başkanlığı Harp Tarihi Dairesi. “Türk İstiklal Harbi İdari Faaliyetler” (cilt Vll,  Genel Kurmay Basım evi Ankara 1975.
  • Jandarma Genel Komutanlığı, Bilgi Edinme Cevabı,  Ekim 2010 -Ankara
  • Kastamonu Valiliği Yayını, “İnebolu’dan Ankara’ya Atatürk ve İstiklal Yolu” Dönence Basım ve Yayın Hizmetleri. İstanbul 2009.
  • Kankal, Ahmet. XVI. Yüzyılda Çankırı. Çankırı Belediyesi Kültür Yayınları, Çankırı – 2009
  • Müderrisoğlu, Alptekin. Kurtuluş Savaşının Mali Kaynakları, Atatürk Kültür Dil Tarih ve Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 1990
  • Mütercimler, Erol. Bu Vatan Böyle Kurtuldu. Alfa Yayınları 1438. (7. Baskı) İstanbul 2005.
  • Özakman, Turgut. Şu Çılgın Türkler, Bilgi Yayınevi, 135. Basım.  İstanbul 2005.
  • Özlü, Hüsnü.  Millî Mücadele Yıllarında Cepheye Silah ve Cephane Sevkıyatında İnebolu Kastamonu Yolu. Askerî Tarih Araştırmaları Dergisi.  Ankara Genelkurmay Basımevi 2010 s. 77
  • Peker, Nurettin. 1918-1923 İstiklal Savaşı Vesika resimleri. İstanbul Gün Basımevi, 1955
  • PTT Genel Müdürlüğü.  İstiklal Harbimizde PTT, Gökçe Ofset. Ankara 2009. s.193-312
  • Sanal, Recep. Türkiye’de İllerin Yeniden Düzenlenmesi, T.C. İçişleri akanlığı.Yayın No: Genel: 535,APK:4. Ankara 2000. s.37
  • Roger Matthews and Claudia Glatz, At Empires’ Edge: Project Paphloganıa. Regıonel Survey ın North Central Turkey.Brıtısh Instıtute at Ankara, 2009. s 187-189
  • TBMM, Bilgi Edinme cevabı, 30.3.2011.
  • Türkoğlu, Ömer. Salnamelerde Çankırı (1879-1903), Çankırı Valiliği Yayınları, 1999-Çankırı
  • Uydu (Çankırı) fotoğrafları. www.googleearth.com
  • Üçok, Hacışeyhoğlu Hasan. Çankırı Tarih ve Halkiyatı, Okuyan Adam Yayınları, Ankara-2002
  • Yavi, Ersal. Batırılan bir Ülke Nasıl Kurtarılır. Yazıcı Yayınevi İstanbul, 2001
  • Yeşilay, Mustafa. Milli Mücadele Yıllarında Çankırı (1919-1922) . Basılmamış Doktora Tezi. Gazi Üniversitesi. Ankara 2000.
  • Yılmaz, İhsan.  Ilgaz Derbent Şehitleri, Yayınlamamış üç perdelik milli piyes, Ilgaz -1985

.

[1] Kastamonu Valiliği Yayını: İnebolu’dan Ankara’ya Atatürk ve İstiklal Yolu, Dönence Basım ve Yayın Hizmetleri, İstanbul, Mart 2009, s.28

[2] Kastamonu Valiliği:  a.g.e., s.24

[3] Roger Matthews and Claudia Glatz, At Empires’ Edge: Project Paphloganıa. Regıonel Survey ın North Central Turkey. Brıtısh Instıtute at Ankara, 2009. s 187-189

[4] Rahmi, Çiçek: “Ankara Hükümeti’nin Dünya’ya Açılan Kapısı İnebolu-Ankara Yolu”  Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü, Atatürk Yolu Dergisi Cilt 5, Sayı: 20, s 399

[5] Kastamonu Valiliği: a.g.e., s.24

[6] Osman Başbuğ: Kurtuluş Savaşında Silah ve Cephane Temini, Yayınlanmamış Doktora Tezi. Ankara Üniversitesi, Ankara1988. ss100-110.

[7] Osman Başbuğ: a.g.e.,  s.146-155

[8] a.g.e.,  s.179 -185

[9] Alptekin Müderrisoğlu: Kurtuluş Savaşının Mali Kaynakları. Atatürk Kültür Dil Tarih ve Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 1990, s. 508

[10] Alptekin Müderrisoğlu:  a.g.e.,  s 510

[11] Alptekin Müderrisoğlu: a.g.e.,  s 510

[12] Osman Başbuğ: a.g.e., s.97

[13] a.g.e.,  s.97

[14] Alptekin Müderrisoğlu: a.g.e., s. 392

[15] a.g.e.,  s.393

[16] Hüsnü Özlü:  a.g.e., s.85

[17] a.g.e.,  s.85

[18] Nurettin Peker: a.g.e.,  s.205

[19] Osman Başbuğ:  a.g.e., s.270

[20] a.g.e., s. 89

[21] Alptekin Müderrisoğlu:  a.g.e., s. 397

[22] , Rahmi Çiçek:  a.g.e.,  s. 403

[23] Kastamonu Valiliği:  a.g.e.,  s, s. 26

[24] Osman  Başbuğ:  a.g.e.,  s.85

[25] Alptekin Müderrisoğlu:  a.g.e.,  s. 397

[26] Osman Başbuğ:  a.g.e., s.86

[27] Rahmi Çiçek:  a.g.e., s. 408

[28] Vadi Çiçekli: a.g.e.,  s. 24

[29] Rahmi Çiçek: a.g.e., s. 402

[30] Osman Başbuğ: a.g.e., s 88

[31] Rahmi Çiçek: a.g.e., s, s. 403

[32] a.g.e., s. 403

[33] PTT Genel Müdürlüğü: İstiklal Harbimizde PTT. Gökçe Ofset. Ankara 2009. s.194

[34] PTT:  a.g.e., s 227-228

[35] Vadi Çiçekli: a.g.e.,  s.161.

[36] Osman Başbuğ: a.g.e.,  s.86

[37] Hüsnü Özlü: a.g.e., s.94

[38] Rahmi Çiçek: a.g.e., s.408

[39] Hüsnü Özlü: a.g.e., s.95

[40] a.g.e.,  s.95

[41] Nurettin Peker: a.g.e., s.265

[42] a.g.e., s 351

[43] Osman Başbuğ: a.g.e.,  s.143

[44] Mustafa Yeşilay: a.g.e.,  s.76

[45] Hüsnü Özlü: a.g.e.,  s.94

[46] Rahmi Çiçek:  a.g.e., s.403

[47] Mustafa Yeşilay: a.g.e.,  s.79

[48] Hüsnü Özlü: a.g.e., s.92

[49] Refik Erturan: a.g.e., s.698

[50] Nurettin Peker: a.g.e., s 418; Refik Erturan: a.g.e., s.698

[51] Rahmi Çiçek: a.g.e., s. 411

[52] Hüsnü Özlü: a.g.e.,  s.97

[53] Nurettin Peker: a.g.e.s.93-97.

[54] Mustafa Yeşilay: a.g.e., s.36

[55] Ersal Yavi: Batırılan Bir Ülke Nasıl Kurtarılır. Yazıcı Yayınevi İstanbul, 2001, s.197-199

Vadi Çiçekli: a.g.e.,  s. 40

[56] Özlü, Hüsnü: a.g.e.,  s.90

[57] Nurettin Peker: a.g.e., s.44-47-131

[58] .a.g.e.,  s.197-198

[59] a.g.e., s.29

[60] a.g.e., s.110

[61] a.g.e.,  s.141

[62] a.g.e., s. 153-157

[63] a.g.e., s.320-321

[64] a.g.e.,  s.366

[65] Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi: 26 Ağustos 1337(1921), s.2.

[66] Nurettin Peker: a.g.e., s.328

[67] İbrahim Akyol: İstiklal Marşımız ve Mehmet Ersoy. Çankırı Belediyesi Yayını. Çankırı -2011

[68] a.g.e., s.33.

[69] Nurettin Peker: a.g.e., s.262

[70] a.g.e.,  s.352

[71] a.g.e.,  s.257

[72] a.g.e.,  s.323

[73] a.g.e.,  s.261-262

[74] a.g.e.,  s.312

[75] a.g.e., s. 386

[76] a.g.e., s. 410

[77] a.g.e., s. 352

[78] Rahmi Çiçek: a.g.e., s. 405

[79] Hakimiyet-i Milliye Gazetesi: 22 Ağustos 1337 (1921);  Mustafa Yeşilay: a.g.e.,  s.82

[80] Mustafa Yeşilay: a.g.e., s.181

[81] a.g.e.,  s.192

[82] Hacışeyhoğlu Hasan Üçok: Çankırı Tarih ve Halkiyatı. Okuyan Adam Yayınları. Ankara-2002  s.292

[83] a.g.e., .s 292

[84] İdari Faaliyetler: a.g.e., s.129; Turgut Özakman: a.g.e., s. 290-293

[85] İdari Faaliyetler: a.g.e., s.113; Erol Mütercimler: Bu Vatan Böyle Kurtuldu. Alfa Y.1438. İstanbul 2005, s.207

[86] Rahmi Çiçek: a.g.e., s.410

[87] Nurettin Peker:a.g.e., s.175

[88] a.g.e., s.407

[89] a.g.e.,  s.335-341-352-356

[90] İhsan Yılmaz: Ilgaz Derbent Şehitleri, Yayınlanmamış üç perdelik milli piyes, Ilgaz -1985

[91] İdari Faaliyetler: a.g.e., s. 237

[92] Rahmi Çiçek: a.g.e., s. 410

[93] Osman Başbuğ: a.g.e., s. 86

İstiklal Yolu
64x64

Genel Bilgiler

Devamı...
64x64

Tekalifi Milliye Kanunu

Devamı...

MİLLİ MÜCADELEDE CEPHE GERİSİ PROJESİ

4. PROJE: 01/01/2019 - 01/01/2020 UYGULANDI

Milli Mücadelede Cephe Gerisi ve İstiklal Yolu Gençlik Sempozyumu

Detaylar için ve Web Sitesi için TIKLAYIN

İSTİKLAL YOLUNA VEFA PROJESİ

3.PROJE: 02/07/2018 - 30/06/2019 UYGULANDI

SİZİN DE AİLENİZ MİLLİ MÜCADELEYE KATILMIŞTI

Yaşanmış Hatıralar,Kurgu Hikayeler, Şiir Yarışması

İstiklal Yolu Belgeleri Arşivi oluşturulması

Detaylar için ve Web Sitesi için TIKLAYIN

GENÇLİK İSTİKLAL YOLUNDA PROJESİ

2. PROJE: 17/04/2017 - 17/12/2017  UYGULANDI

Proje süreci,proje kronolojisi,ŞartnameDuyurular,Fotoğraflar,Sergi Galerileri,Katalog

Detaylar için ve Web Sitesi için TIKLAYIN

  • Türkiye Cumhuriyeti  böyle kuruldu
  • NTV İstiklal Yolu Belgeseli
  • Karinca Ordusu Istiklal Yolunda
  • İstiklal Yolu Dernek Başkanı İsmail Çam TRT AVAZ yayını

Website Bilgi

  • Eylül 2011-Eylül 2012 tarihlerinde oluşturulmuştur.
  • Ekim 2012 tarihinde yayıma başlamıştır.
  • Eylül 2018 tarihinde yenileme ve kapsamlı güncelleme yapılmıştır.
  • Gerektikçe güncelleme yapılmaktadır.

Site İstatistikleri

Online: 1
Bugün Ziyaret: 65
Dün Ziyaret: 71
Toplam Ziyaret: 272582