30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi/Antlaşması, Birinci Dünya Savaşında yenilen taraflardan olan Osmanlı İmparatorluğu için çok ağır hükümler içeriyordu. Ordusu dağıtılmış ve silahları elinden alınmıştı. 13 Kasım 1918’de İstanbul İşgal edildi ve Yunanlılar 15 Mayıs 1919 da İzmir’den işgale başladı .
Fakat özünde “Ya istiklal Ya ölüm” düşüncesi olan Türk Milleti, Hükümetinin kabul ettiği işgali kabul etmedi. Anadolu’nu her yerinde İşgallere karşı Kuva-i Milliye Ruhu ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri ile bölgesel direnişlere geçti.
Türk Milleti bölgesel direnişlerden sonra organize olmayı başardı. Mustafa Kemal’in Liderliğinde önce 23 Nisan 1920’de TBBM’yi, sonra yüz bin kişilik düzenli bir ordu kurdu. Yeni kurulan yüz bin kişilik ordu, dağıtılan gönüllü Osmanlı askerlerinden ve gönüllü sivillerden oluşuyordu. Ordu kurulmuştu ama savaşması için cephane teçhizat gerekiyordu. Gereken lojistik malzemeler, İşgal kuvvetleri tarafından el konulan çoğunluğu İstanbul ve Anadolu depolarından film konusu gibi olaylarla kaçırılan, çok az yerli üretimle, dışardan satın alınanlarla ve Rus yardımları ile sağlanıyordu.
Lojistik Malzemelerin çoğunluğu Karadeniz’den geliyordu. Cephe gerisinde lojistik yollar işgal edilmeyen topraklarda örümcek ağı gibiydi. Bu yollardan İnebolu- Kastamonu-Ilgaz-Çankırı-Kalecik-Ankara hattı işlevlerinin çeşitliliği ile cephe gerisinin ana yolu, Milli Mücadelenin İstiklal Yolu olmuştu.
Askerlik çağındaki erkeklerin tamamı cephelerde savaştığı için cephe gerisinde lojistik malzemelerin sevkiyatlarını yapacak erkek kalmamıştı. Sevkiyat görevi % 80’i kadınların kalanını yaşlı ve askerlik çağına gelmemiş erkek çocukları ve gazilerden oluşan Karınca ordusuna kalmıştı.
Türk Milleti Millî Mücadele’sini, iki orduyla yapmıştı. Birinci ordu cephede şehit olmak için savaşan görünen orduydu. İkinci ordu, birinci orduya cephane, teçhizat yetiştiren görünmeyen KARINCA ORDUSUYDU.
Böylece vatanın her karış toprağı, Mili Mücadelede ya cephe ya cephe gerisi olmuştu ve Türk Milleti AİLECE savaşıyordu
Cephane sevkiyatı ilk çağlardan beri kullanılan iki tekerlekli ve iki öküzün çektiği 100-150 kg yük taşıma kapasiteli düz yolda saatteki hızı 5km dalgalı/dağlık yolda yarıya düşen ilkel bir aşıma aracı idi. Üstelikte sürücüsü /kadınlar öküzün önünde veya yanında yürüyordu. Karınca ordusu yalınayak/ çarıkla bu sevkiyatı 2 yıl 4 mevsim devam ettirdi, fakat cephedeki Türk askerini, düşman karşısında bir an bile eli boş bırakmadı ve altın zafere ortak oldu. Cephedeki askerler işgalci Yunanlıları çıktıkları yerde İzmir’de denize dökerken, Karınca ordusu ’da kağnıyla kamyonu yenmişti.
Türk Milleti, emperyalist devletlere tahmin etmedikleri ve unutamayacakları bir ders verirken işgal alındaki tüm mazlum milletlere de örnek olmuştu.
Karınca ordusu bu defa 15 Temmuz 2016 gecesi Başkomutan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde ve çağrısıyla darbecilere karşı meydanlara döküldü. Bu defa düşman dışardan değil içerden FETÖ/PDY terör örgütüydü ve maalesef “Asker Türk Milleti’nin göz bebeği ordusunun üniformalarını giymiş ve modern silahlarını kullanıyorlardı…
Fakat Karınca Ordusu ise yine aynıydı:
- Yine bölünmeden ÖNCE VATAN ortak paydasıyla tek vücut Türk Milletinin tamamından oluşmuştu…
- Yine AİLECE ve vatanın her karış toprağında Milli Mücadele ediyorlardı…
- Yine ellerinde silah olmadan silahlı düşmanlara ölümden korkmayarak direniyorlardı…
- Yine düşman gözünde ezilmeye hazır karınca topluluğu gibi görünüyorlardı fakat onla iman gücüyle dün kanısıyla Kkamyonu yenen, bugün gövdesi ile tankları durduran EFSANE KARINCA ORDUSUYDU
- Yine İstiklal Yolu ve bir noktası Ilgaz sahnedeydi ve Başbakanımız Binali Yıldırım konaklamış ve bir süre karargâhı olmuştu.
Ve 94 yıl sonra dünya bir kere daha gördü ve anladı ki “YA İSTİKLAL YA ÖLÜM” Türk Milletinin genlerinde olan bir olguymuş... Türk Milleti oynanan oyunları bir gecede bozmakla kalmadı dünyaya bir kere daha örnek oldu…
Hadi bu gerçeği dış düşmanlarımız unutmuş /öğrenememiş olabilir ama iç düşmanlarımız nasıl göz ardı ettiler hayret… Ama sefer asla kimse unutmayacak; Çünkü öğretimin en kalıcı metodu; uygulamalı tekrarlanan öğretimdir; pekiştiren öğretim yapılmıştır.
FETÖ/PDY terör örgütünün menfur darbe kalkışmasının Türk Milleti tarafından derhal püskürtülmesi, İstiklal Yolu Derneği olarak bizim de iki gerçeği görmemize sebep oldu:
Birincisi: Milli Mücadelenin Efsane Karınca ordusu, İşgalci Yunanlıların çıktıkları İzmir’de 9 Eylül 1922 de denize dökülmesiyle terhis olmuştu. Ardından biz torunların ilgisizliği vefasızlığı ile her geçen gün biraz daha unutulduğunu tarihin zifiri karanlıklarında kaybolmasından endişe ediyorduk. 15 Temmuz gecesi gördük ki Karınca Ordusu son Başkomutanın bir sözüyle vatanın her karış toprağında hemen ortaya çıkacak kadar bize yakınmış. Türk Milletinin sinesinde hazır bekliyormuş…
İkincisi: Dernek olarak Çankırı merkezde çoğunluğu ortaokul, lise, Üniversite kurumlarında ve bazı resmi kurumlarda “Karınca Ordusu İstiklal Yolu’nda “isimli 40 konferansla 4580 kişiyi bilgilendirmiştik. Konferanslarda bazı dinleyicilerin katılımda ve dinlemekte isteksiz ve ilgisiz olduklarını görünce, acaba tarihimize duyarsızlaşıyor muyuz? Erozyona mı uğruyoruz? Allah göstermesin ama bir kere daha benzer bir durum olursa bu millet bir kere daha karınca ordusunu oluşturur mu? Diye büyük bir endişe içindeydik. Ama 15 Temmuzda gördük ki, benzer bir durum olursa Türk Milleti genlerinde olan “YA İSTİKLAL YA ÖLÜM” olgusuyla yine vatanın her karış toprağında yine ortaya çıkarmış…
Şahsım ve İstiklal Yolu Derneği olarak FETÖ/PDY darbe kalkışmasını lanetliyoruz, demokrasi şehitlerimize Allahtan rahmet, yaralılarımıza Allahtan acil şifalar dileriz; yaralı ve yaralı olmayan bütün gazilerimize şükranlarımızı sunarız...
Bakara suresi 216.ayetin meali şöyledir: “sizin hayır gördükleriniz şer, şer gördükleriniz de hayır olabilir. Allah bilir siz bilmezsiniz”. Bize düşen tevekkülle bekleyip sonuçları izlemektir…
Hükümetimizin, bu olay Sonrası vefası, yaralı gaziler ve şehit aileleriyle ilgilenmesi, Boğaziçi Köprüsüne “15 Temmuz Şehitler Köprüsü” ismi vermesi, Ankara ve İstanbul’a anıtlar yapacak olması vb icraatlarla sürmesi oldukça memnuniyet verici….
Aynı veya daha fazlası 94 yıl sonra gecikmiş olarak da olsa: Milli Mücadelenin Efsane Karınca Ordusu içinde yapılsın… Karınca Ordusu’nun anıtı , iki yıl dört mevsim yürüdüğü cephe gerisinin ana yolu Milli Mücadelenin İstiklal Yolunu İHYA ederek ortasına yapılsın. Hem de bu anıt ABD’deki özgürlük anıtı gibi Türkiye’nin sembolü gururu, devasa bir anıt olsun.
Cumhurbaşkanımız Başkomutan Recep Tayyib Erdoğan Beye ve Başbakanımız Binali Yıldırım Beye Saygı ile arz ederiz.
30.7.2016
Öğr. Gör. İsmail Çam
İstiklal Yolu Eğitim Kültür Turizm ve Gençlik Derneği
Yönetim Kurulu Başkanı