BİR MİLLET İKİ DEVLETE 100. YILDA BİR İSTİKLAL ANITI GEREKLİ
Türkiye’de ve Can Azerbaycan’da, devlet erkanı ve halk “BİR MİLLET İKİ DEVLETİZ” olgusunda hem fikirdir. Şimdiye kadar acılarımızı ve sevinçlerimizi paylaştık. İki devlet arasında giderek artan dayanışma; gardaşlığımızı, mutluluğumuzu, gururumuzu ve kaynaşmamızı daha da güçlendirmektedir. Ancak dilimizde olan bu düşünce ve duyguların artık bir anıt ile taçlanması gerekir.
Bu anıt, sadece Türk Milleti için değil tüm dünyanın ilgisini çekecek, yansımaları olacak ve tarihe geçecek bir zamanlamayla yapılmalıdır.
29 Ekim 2023, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100.yılıdır ve Can Azerbaycanlı Gardaşlarımız için bir fırsattır. Zira bu yıldönümü, sıradan bir kuruluş yıldönümü değildir. Türk Milleti; 1919-1922 yıllarında benzeri dünya tarihinde olmayan destansı bir millî Mücadele sonunda, 29 Ekim 1923 yılında Türkiye Cumhuriyetini kurmuştur.
Türk Milleti, Millî Mücadele’yi iki ordu ile yapmıştı. Birinci Ordu; askerlik yapabilecek yaştaki erkeklerin tamamından oluşan ve cephelerde savaşan görülen orduydu. İkinci Ordu ise cephe gerisinde kalan ve görünmeyen “Karınca Ordusu’ydu. Karınca Ordusu’nun %80’i kadınlardan, kalanı ihtiyarlardan, gazilerden ve çocuklardan oluşuyordu. Böylece Türk Milleti, Anadolu’nun her karış toprağında AİLECE savaşmıştır. Başkumandan Gazi Mustafa Kemali’n “ Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır o satıh bütün vatandır” emri gerçekleşmiştir.
Karınca ordusu, ilkel kağnılarla 3 yıl 4 mevsim cephane taşıdı ve cephedeki askeri bir an bile düşman karşısında çaresiz/eli boş bırakmadı ve destansı zafere ortak oldu. Kağnı ve Türk Kadını İstiklal savaşının sembolü oldu.
Atalarımız önce vatan/ bayrak inmesin ve din aşkı / ezanlar susmasın şuurları ve destansı özverilerle, çocuklarına bağımsız vatan miras bıraktılar. Zaferden sonra 29.Ekim 1923 yılında Türkiye Cumhuriyetini kurdular.
“BİR MİLLET İKİ DEVLET ” olduğumuz Can Azerbaycan Devletinin, 29 Ekim 2023 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. Yılında, muhteşem bir “İSTİKLAL ANITI” nı, Türkiye Cumhuriyeti Devletine hediye etmesi, çook anlamlı ve yankıları olacaktır. Böylece şimdiye kadar dillerde olan “BİR MİLLET İKİ DEVLET” olgusunun pekiştirilmesi, bir nişan ile taçlandırılması gerçekleşmiş olacaktır.
İki devlet arasında bir anıt hediyeleşmesini tarihte ilk defa Fransa yapmıştır. Fransa, 1884-1886 yıllarında yaptığı Özgürlük Anıtı’nı ABD’ye, kuruluşunun 100.Yıldönümü nedeniyle hediye etmiş ve 28 Ekim 1866 tarihinde New York şehrine kurmuştur. Fransa ve ABD bu anıtla barış dostluk mesajları vermişler, dünyanın sempatisini ve itimadını kazanmışlar. Ancak aynı Fransa 52 yıl sonra ( İtilaf Devletleri- Osmanlı 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi’nin ardından) baş rolde oldu; 13 Kasım 1918’de İngiliz ve İtalyanlarla birlikte İstanbul’u İşgal etti. Trakya’yı da işgal ettikten sonra Yunanistan’a devretti. 4-9 Kasım 1919 da İskenderun limanı, Kilis, Hatay, Urfa, Antep, Maraş, Çukurova bölgesini işgal etti. İngilizler ve İtalyanlar Anadolu’nun Güneyinin işgalini boydan boya tamam ettiler. Türklerin Güneyle irtibatını kestiler, Kuzey Anadolu’ya sıkıştırdılar. Üç tarafı deniz olan Anadolu’nun bütün limanlarına el koydular, zırhlı gemilerle abluka altına aldılar.
Özgürlük Anıtıyla Dünyaya mesajlar veren ABD arabulucu olacağı yerde, başlangıçta Avrupa Kıtası’nın Savaşı olarak gördüğü savaşa, pastadan aslan payını kapmak amacıyla Amerika Kıtası’ndan dahil oldu.
Emperyalist devletler (ABD, Fransa, İngiltere İtalya) paramparça ettikleri Osmanlı İmparatorluğunun son kalan öz yurdu Anadolu’yu bile işgale başladılar. Güya Dünyaya da işgal edilmeyen yerlerde Kuzey Anadolu’da sıkıştırdıkları bir bölgede Türklere yaşama hakkı lütfunda gözüküyorlardı.
Ama taşeronları olan Yunanistan ile de bu topraklarda Türkleri Canlı Canlı, önce mezara sonra tarihe gömmeyi planlamışlardı.
15 Mayıs 1919 da İzmir’e çıkarma yapan Yunan askerlerinin bazılarının elinde ABD bayrakları da vardı! Yunanistan, ABD, Fransa ve İngiltere ve İtalya’nın taşeronluğuyla , Ankara –Polatlı yakınlarına kadar gaddarca /savaş kurallarını çiğneyerek işgal etti.
Yetmedi, aynı ABD ve Fransa, kendi devletleri içinde olsa asla kabul etmeyecekleri, Ermenilerin azınlık statülülerine /ahlakına uymayarak düşmanla işbirliği, iç isyan ve katliam yapmalarına rağmen, aksine düzmece Ermeni Soykırımı yalanlarına sahip çıktılar ve Dünyayı birlikte yanılttıkları gibi kayıtsız şartsız koruyucuları oldular. Türk ve tarafsız tarihçilerin tezlerini/ arşivlerin incelenmesi çağrılarını duymazdan geldiler.
Haçlı ittifakını hortlatan Emperyalist Devletlerin planları tıkır tıkır işliyordu. Hem kendilerine ayak bağı olan Türkleri tarihe gömecekler hem de bir taşla iki kuş vuracaklardı; kendilerinin sömürgesi olan İslam devletlerine ve mazlum milletlere gözdağı verecek onları da sindireceklerdi.
Fakat ölümcül hasta gördükleri Türk Milleti öyle bir dirildi ki, sadece kendileri /düşmanla ile değil her türlü yokluk ilkellikle ölümüne, destansı özverilerle ailece savaştılar.
Her türlü desteği verdikleri taşeronları Yunanistan’ı ilk çıktıkları (15 Mayıs 1919) yerde İzmir’de denize döktüler ( 9 Eylül 1922). Güçlü bir Bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti Kurdular (29 Ekim 1923).
Yaptıkları Millî Mücadeleyle emperyalist güçlü devletlerin de yenilebileceği mesajını, bütün dünyaya somut olarak verdiler.
Türkleri örnek alan sömürge İslam devletleri ve mazlum devletler, ard arda bağımsızlıklarına kavuştular. Dünya Türk- İslam devletleri ve mazlum devletleri de moral buldular.
Türk Milleti böylesi Bir Millî Mücadele ile Dünya Tarihine de yön verdi. Emperyalist Devletlerin hain planlarını bozdu.
Fakat Emperyalist Devletler durmak bilmediler. Taktik değiştirdiler. B, C planları yaptılar. Ermeni soykırım yalanlarını tırmandırdılar. ABD’de Ermeni Soykırım Müzesi ve Fransa’da Ermeni Soykırım Heykeli yaptırdılar.
Ermeni çetelerinin Türkiye’de sivil Türkleri hunharca öldürüp gömdükleri toplu mezarların açılış olaylarını görmezden geldiler. 25-26 Şubat 1992 tarihinde Azerbaycan Dağlık Karabağ Bölgesinde Hocalı Kasabasında yaşayan 161 sivil Azeri vatandaşının işkence ile öldürmelerini duymazdan geldiler ve hiç seslerini çıkarmadılar.
Gücüne güvenen ABD, artık niyetini saklamadan Türkiye’yi bölmek, çökertmek isteyen devletlere, etnik yönetimlere PKK, YPG, PYD gibi terör örgütlerine açık açık destek vermektedir.
Ve tarih tekerrür etti; Yunanistan, desteklerini aldığı ABD ve Fransa’nın taşeronluğu ile 100 yıl önceki gibi Türkiye’ye yine meydan okumaya başladı. Ama artık karşılarında 100 yıl öncesinin Türkiye’si yok. Kendi yerli millî silahlarını ve ekipmanını yapan üstelik de ihraç eden, teknolojik, sosyal, kültürel ekonomik olarak orantısıza devasa büyümüş ve küresel bir güç haline gelmiş bir Türkiye vardır.
Gerçek tarihi olaylar gösterdi ki Özgürlük Anıtı’nın mimarlarının asıl amaçları emperyalizm ve Haçlı İttifakı imiş.
“İSTİKLAL ANITI”, göstermelik mesajları, gizli planları olamayan; gerçek tarihî olayları, anlamları olan mesajları yansıtan; iki İslam devletinin anıtı olacaktır.
“İstiklal Anıtı” Türk Milletini örnek alarak bağımsızlıklarına kavuşan ve moral bulan devletlerin de anıtı olacaktır.
İSTİKLAL ANITI” Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Azerbaycan Cumhuriyeti Devletlerinin ortak simgeleri/ sembolleri olacaktır.
İSTİKLAL ANITI” çağdaş teknoloji ve mimarisinin eşsiz örnekleriyle, teknoloji ve sanat harikası olacaktır.
İSTİKLAL ANITI” UNESCO kültür mirası envanterine girecek ve dünyada yeni bir turizm noktası olacaktır.
İSTİKLAL ANITI” İnşa kampanyasını, Can Azerbaycan halkının ateşini yaktığı, Türkiye halkının harlayarak yapılmasını sağladıkları ortak eserleri olacaktır.
İstiklal Anıtı’nı, Türkiye’nin yapmasından daha çok, Can Azerbaycan’ın hediye etmesi, daha da kıymetlendirecektir. 100. Yıl, bir daha yaşanmayacak ama gerçekleştirenler, göremeyenlere ve gelecek nesillere yaşatacağı gibi hayırlara da vesile olacaklar ve domino taşı gibi ardışık etkileriyle tarihe geçeceklerdir.
“İSTİKLAL ANITI”nın yeri, önemi, özellikleri ve katma değerleri:
İnebolu, Kastamonu, Ilgaz, Çankırı, Kalecik , Ankara hattı, Millî Mücadelede cephe gerisinin ana arteri ana yolu , İstiklal Yolu’dur. Cephane sevkiyatının yanında önemli işlevleri ve TBMM’nin dünyaya açılan kapısı olmuştur.
“İSTİKLAL ANITI”NIN yeri, Türk Kadın’ının kağnılarla yürüdüğü, sırtında top mermisi taşıdığı, 344 km İSTİKLAL YOLU’nda, Bolu- Doğu istikametinden katılımların olduğu Ilgaz ilçesi kavşağıdır.
-
TBMM’nin dünyaya açılan kapısı İstiklal Yolundan Azerbaycan Heyeti de Ankara’ya gelmiş ve bir millet iki devletiz desteğini 100 yıl önceden vermiştir. Kastamonu Valisi Rafet Bey’ Azerbaycan heyetinin gelişi ile ilgili olarak Çankırı Mutasarrıflığına yazdığı 9 Ekim 1921 tarihli telgrafta :
“Azerbaycan sefaret heyetinin geri kalan erkek kadın 18 zevattan mürekkep yarın sabah buradan eşyaları ile beraber 19 araba ile hareket edeceklerdir. Sefir İbrahim Abilof , Ataşemilter Ali Asker Askerof, Başkatip Davut Resulzade, , Hususi Katip İsmail İsmailof, Ticaret Şube Müdürü Msa Sultanof, İdare Müdürü Yusuf Ahandof, İstihbarat Müdürü Ağa Baba Yusufzade, Tararrufat Müdürü Nadir İbrahimof, Ziraat Şube Müdürü Gazenfer Nerimanof”un geleceklerini bildirmişti. Bu heyet de delilidir.
-
Azerbaycan Cumhuriyetini 28 Mayıs 1918 tarihinde kuran ve T.C. Vatandaşı olarak 1955 yılında vefat eden Mehmet Emin Resulazede’nin, mezarının bulunduğu Ankara, İstiklal Yolu’nun hedef ili ve TBMM’nin kurulduğu ve Millî Mücadelenin başkentidir. Ilgaz kavşağına 150 km mesafedir.
* Mehmet Emin Resulzade’nin 1915 yılında kurduğu ve başyazarlığını yaptığı Açıksöz Gazetesi’nin adı İstiklal Yolunun başındaki il Kastamonu’da 1919 yılında kurulan istiklal Savaşının sözcüsü olan Açıksöz Gazetesi ile aynı adı taşıyordu.
* Bu yazıda belirtilen İSTİKLAL ANITI’nın gerekçelerini, büyük fikir adamı Mehmet Emin Resulzade hayatı boyunca ” İnsanlara Hürriyet, Milletlere İstiglal” sloganı ile dünyaya duyurmaya çalışmıştı.
-
İstiklal Yolu, Donarak şehit olan Seydilerli Şerife Bacı, Yolda doğum yapan Ilgazlı Yanığın Emine abla, erkek kılığında cepheye giden Kastamonulu Halime Çavuş ve binlerce adsız kadın kahramanın yürüdüğü ve Kastamonu’da 3000 kadının işgale tepki mitingi yaptığı yoldur.
-
Ilgaz Kavşağı, İstiklal Yolunun Millî Mücadeledeki önemi nedeniyle T.C. Kültür Turizm Bakanlığı tarafından (2012-2013) ilan edilen SİT alanı içindedir.
-
Ilgaz Kavşağı, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı tarafından (2018) ilan edilen İstiklal Yolu Tarihî Millî Parkı içindedir.
-
Ilgaz Kavşağı, Türkiye’nin İstanbul - Doğu İlleri, Azerbaycan, Gürcistan, İran karayolunun üzerindedir. Dolayısıyla Azerbaycan halkının Türkiye karayolu yolculuklarında görebilecekleri bir kavşaktadır. Ayrıca trafik yoğunluğu çok fazla olan hat ve kavşakta olduğundan her gün binlerce, bazı günler on binlerce çeşitli taşıt yolcuları “İstiklal Anıtını” göreceklerdir.
-
Ilgaz Kavşağı, İstanbul’dan Avrupa’ya giden tarihî Kuzey Anadolu İpek yolunun (Bolu- Tosya, Osmancık hattı) üzerindedir.
-
Ilgaz Kavşağı, İlk çağlardan beri kullanılan, Karadeniz’i Ankara üzerinden Akdeniz’e bağlayan tarihî kervan yolu, dolayısıyla Çankırı da Selçuklu döneminden beri İşletilen sofra kaya tuzu ticaretinin Karadeniz kervan yolu üzerindedir.
-
Ilgaz Kavşağı, Selçuklu ve Osmanlı Devletleri dönemlerinde uluslararası Anadolu/Çankırı-Thut Panayırı’nın (ticaret ve kültür etkinliklerinin) Kafkasya’nın da katıldığı Kuzey kapısıdır.
-
Ilgaz Kavşağı, adına şarkılar bestelenmiş, şiirler yazılmış, Doğa Koruma Millî Parkı ve 4 mevsim turizm potansiyeli (tesisleri olan) Ilgaz Dağı’nın eteğindedir.
-
Ilgaz kavşağı, Ünlü Kürt Ses Sanatçısı Ahmet Kaya’nın “Ilgaz Dağlarında çocuk doğurdun sen, memende süt yoktu karla doyurdun sen, sardın sarmaladın sırtına vurdun, terk etmedin yine bu karlı yolları anam, anam, anam” ( söz yazarı Salih Güngör) şarkısıyla, Millî Mücadeleyi hatırlattığı ve yaşattığı yerdir.
-
Ilgaz Kavşağı, Ermeni Rum Pontus Çetesinin, sivil görüntülerle aldatıp pusu kurarak İstiklal Yolu hattında işkencelerle şehit ettiği (1922) beş jandarmanın anısına yapılan ve olayın kanıtı Ilgaz Dağı Derbent Şehitler anıtına da 20 km mesafedir.
-
Ilgaz Kavşağı, İstiklal Yolu hattında, 2008 yılından beri yapılan geleneksel istiklal Yolu Yürüyüş etkinliklerinin içindedir. (bakınız www.istiklalyolu.com).
-
Ve ilahi tevafuk: Can Azerbaycan’dan 100 öğrenci Gardaşımız Karatekin Üniversitesi Ilgaz Turizm Fakültesinde yani Ilgaz Kavşağında öğrenim yapmaktadır.
-
Ve bir Türk Atasözü derki: “ Un, yağ, şeker hazır, sıra helva yapmaya geldi.”
İsmail Çam
İstiklal Yolu Eğitim Kültür Turizm Ve Gençlik Derneği Başkanı
Ekler
2 no’lu Tekâlifi Milliye Emri ( Millî Sorumluluk Kanunu):
"1) Ordu giyim ve donatımının bulunması için aşağıdaki tedbirler alınacaktır.
Bu tedbirlerin yürütülmesinde 1 no’lu emirde yazılı olan Tekalifi Milliye Komisyonları memurudur.
a. Her ilçede mevcut ev sayısınca bir takım iç çamaşır ve bir çift çarık ve çorabı en geç 10 Eylül 1921 tarihine kadar tamamen hazırlayarak komisyonların ambarlarına teslim etmeğe mecburdur.
5 Nolu Tekâlif-i Milliye Emri ( Millî Sorumluluk Kanunu):
1) Askeri cihet, çeşitli şekillerde ordu ihtiyacı için alınan ulaştırma araçlarından hariç olmak üzere, memlekete kalan ulaştırma aracı sahipleri her ay ordu gereçlerinden bir kısmını kendi aracı ile 100 km. uzaklığa parasız taşımak zorundadır bu taşımanın devam ettiği müddetçe araç sahipleri ve hayvanları ordu ambarlarından iaşe olunur.